
ULUTEK Teknopark ev sahipliğinde düzenlenen “Yapay Zeka Çağında Stratejik Ürün Geliştirme” çevrimiçi toplantısında, yapay zekanın ürün tasarımı ve geliştirme süreçlerine etkileri kapsamlı şekilde ele alındı. Yapay Zeka ve Dijital Dönüşüm Danışmanı Gökhan Gökyol tarafından gerçekleştirilen sunumda, AI teknolojilerinin ürün geliştirme yaklaşımlarını nasıl dönüştürdüğü, bu dönüşümün sektörel etkileri ve firmalar için ortaya çıkan yeni rekabet parametreleri kapsamlı şekilde ele alındı.
AI ENTEGRASYONU İLE ÜRÜN GELİŞTİRME PARADİGMASINA DEĞİNİLDİ
Gökhan Gökyol, teknolojide yaşanan dönüşümün firmaları ürün geliştirme anlayışlarını yeniden düşünmeye zorladığını belirterek, “Bugün ürün geliştirmek, artık yalnızca teknik bir süreç değil; kullanıcıyı anlayan, veriyle sürekli gelişen ve geleceği öngörebilen bir yapıyı kurgulamak anlamına geliyor,” dedi. Özellikle generative AI, gerçek zamanlı veri analitiği ve öğrenen algoritmaların yaygınlaşmasıyla birlikte, yapay zekanın bu noktada şirketlere stratejik hız kazandırdığını ifade etti.
Sunumda yapay zekanın ürün vizyonunun şekillenmesinde aktif rol oynayan bir yapı haline geldiğini de belirten Gökyol, “Yapay zeka ile artık yalnızca daha iyi ürünler değil, daha doğru zamanlamalar, daha etkili müşteri deneyimleri ve daha isabetli pazar adaptasyonları geliştirebiliyoruz. Bu da bize ürün geliştirme süreçlerinde yalnızca işlevsel değil, bütünsel bir strateji gerektirdiğini gösteriyor.” dedi.
“STRATEJİLER DEĞİŞMELİ”
Gökhan Gökyol’un sunumunda dikkat çeken bir diğer konu ise, yapay zeka ile değişen pazar yapıları ve rekabet anlayışı oldu. Artan lisans ve bulut servis maliyetlerinin yanı sıra, yapay zekanın erişilebilir hale gelmesiyle birlikte bu teknolojinin artık firmalar için fark yaratan bir avantaj değil, yeni norm olduğuna dikkat çekildi. Gökyol, “Bugün birçok firma yapay zekayı stratejilerine dahil etmeye çalışıyor. Ancak yapay zekayı entegre etmek, yalnızca teknolojiyi kullanmakla sınırlı değil. AI dönüşümünü iş yapış şekillerine, karar alma mekanizmalarına ve hatta kurumsal kültüre entegre etmek gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Değişen rekabet yapısında yalnızca bugünün oyuncularını değil, gelecekteki potansiyel rakipleri de öngörebilmenin önemine değinen Gökyol, “Bugünün pazar alışkanlıkları, yarının şartlarında geçerliliğini kaybedebilir. Firmalar, müşteri davranışlarının durağan kalacağını varsayarak hareket ettiğinde, aslında esnekliğini kaybetmiş olur, pazar durağan değil, canlı ve veriyle yönlenen bir yapı. Bu nedenle ürün geliştirme stratejileri, esnek, öğrenen ve teknolojiyle bütünleşmiş olmalı” dedi.